Çok Laf Yalansız, Çok Mal Haramsız Olmaz Hadis mi? – Gerçeğin ve Vicdanın Kesiştiği Bir Hikâye
Bu yazıyı bir hikâyeyle başlatmak istiyorum. Çünkü bazı sözler vardır, kitaplarda değil, insanların hayatlarında anlam bulur. “Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” sözü de onlardan biri. Kimine göre bir atasözü, kimine göre bir hadistir. Ama her şekilde, içinde bir hakikat gizlidir. Bu hikâye, o hakikatin izini süren bir adamın vicdan yolculuğudur.
Bir Tüccarın Sessiz Hesaplaşması
Ali, küçük bir kasabada ticaretle uğraşan bir adamdı. Dürüstlüğüyle tanınırdı ama son yıllarda işler değişmişti.
Rekabet artmış, kazanç zorlaşmıştı. Herkes daha çok mal satmak, daha büyük bir pay almak için hileye meyletmişti.
Bir akşam, Ali eve elinde koca bir çanta dolusu parayla döndü. Eşi Elif onu kapıda karşıladı.
— Bugün yüzün pek gülmüyor Ali, dedi.
Ali cevap vermedi, çantayı masaya koydu.
— Elif, bu para bana huzur vermiyor.
Elif şaşkınlıkla baktı.
— Neden? Helal kazanç değil mi?
Ali derin bir nefes aldı.
— Herkes gibi ben de “biraz süsleyeyim” dedim. Malın kalitesini olduğundan iyi gösterdim, fiyatı biraz şişirdim. İnsanları kandırmadım belki ama tam da dürüst olmadım. Ve bu paraya baktıkça içim sıkışıyor.
Erkeklerin Akılcı Hesapları, Kadınların Kalp Gözü
Elif, Ali’nin yanına oturdu. Kadınlar bazen konuşmadan da anlar.
— Ali, senin yüzündeki huzursuzluk bana her şeyden çok şey anlatıyor.
Ali başını eğdi.
— Ben hep stratejik düşündüm Elif. “Biraz lafla, biraz ikna ile daha çok kazanılır” dedim. Ama bu söz var ya, “çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz”… Bugün içimde yankılandı. Acaba gerçekten bu söz bir hadis mi?
Elif gülümsedi.
— Hadis olsa da olmasa da doğru, Ali. Çünkü her sözün ardında bir hakikat vardır.
Sonra ellerini Ali’nin ellerinin üzerine koydu.
— Bazen az kazanmak, çok kazanmaktan daha zengindir. Çünkü içinde huzur vardır.
Bir Gecenin Tövbesi
Ali o gece uyuyamadı. Elinde bir fincan çay, avluda sessizce oturdu. Ay ışığı parlıyordu ama yüreğinde karanlık vardı.
Kendi kendine mırıldandı:
— Çok laf ettim bugün müşterilere… Her cümlede biraz abartı, biraz süs vardı.
Sonra içinden bir ses geldi: “Doğruyu gizleyen, yalan söyleyenle aynı çizgide yürür.”
Sabah erkenden dükkânına gitti. Raflardaki mallara baktı, etiketleri değiştirdi. Gerçek fiyatları yazdı, eksikleri düzeltti.
Öğlene doğru bir müşteri geldi.
— Ali Bey, dün sorduğum ürünü almak istiyorum ama pahalıydı.
Ali gülümsedi.
— Bugün fiyatını düşürdüm. Çünkü dün fazla söylemişim.
Müşteri şaşırdı.
— Senin gibisini az gördük.
Ali başını eğdi.
— Ben de yeni öğreniyorum, çok mal haramsız olmazmış.
Bir Sözün Ardındaki Hakikat
“Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” sözü, kaynaklara göre doğrudan bir hadis değildir. Ancak hadis anlamına yakın bir öğüt olarak halk arasında yayılmıştır.
İslam ahlakında hem dilin hem kazancın temiz tutulması emredilir. Çünkü çok konuşan yalan riski taşır, çok mal biriktiren ise helal-haram dengesini kaybetme tehlikesiyle karşılaşır.
Bu söz, bir uyarıdır aslında: Fazlanın bedeli vicdandır.
Elif’in dediği gibi, “Doğruluk bazen kaybettirir, ama huzuru kazandırır.”
Ali bunu kendi hayatında yaşadı. Az kazandı, ama gönlü doldu.
Artık çantasındaki paraya değil, kalbindeki ferahlığa sahipti.
Senin Hayatında Bu Söz Ne Anlama Geliyor?
Belki sen de bu sözü duydun. Belki bir büyüğün söyledi, belki bir sohbet arasında geçti. Ama hiç kendine sordun mu:
Benim sözümde hiç süs var mı?
Kazancımda vicdan payı ne kadar?
“Çok laf yalansız, çok mal haramsız olmaz” sözü, aslında bize bir denge dersi veriyor. Az konuş, öz yaşa; az kazan, helal yaşa.
Sen olsan Ali gibi gerçeği itiraf eder miydin?
Yoksa “herkes böyle yapıyor” diyerek vicdanını susturur muydun?
Yorumlarda düşüncelerini paylaş.
Belki senin sesin, bir başkasının doğruluğa dönüş hikâyesinin ilk cümlesi olur.